'Orhan Gencebay ile Bir Ömür' Törpüsü
- Elif Ekinci
- 22 Ağu 2018
- 2 dakikada okunur
Radikal, Eylül 2012

Orhan Gencebay’ın nasıl gönülden bir hayranı olduğumu, ‘tribute’ albümünü nasıl heyecanla beklediğimi, albümü dinlemeden önce kalbimin nasıl umutla dolu olduğunu yazıya dökebilir miyim emin değilim. Ama albümü dinledikten sonraki hayal kırıklığımı sanırım anlatabilirim. ‘Tribute albüm’, Türkçesiyle ‘saygı albümü’ konseptine yabancı değiliz artık. Elbette çoğu zaman cover’lanan şarkılar orijinalinin verdiği tadı/hissi vermez. (İstisnaen orijinalinden güzel olanları da yok değildir.) Dünyadaki örneklerinin yanı sıra Türkiye’de yapılan bazı işler (bkz: Bülent Ortaçgil, Murathan Mungan, Ahmet Kaya’ya saygı albümleri) bizim de isteyince ya da şöyle söyleyelim; maddi beklentileri ön plana almayınca, bu işi kotarabildiğimizi göstermişti. Ama Orhan Gencebay’a saygı albümü ‘Orhan Gencebay ile Bir Ömür’ü bu kategoriye koymak biraz zor. Seçilen isimlere ve yapılan düzenlemelere şöyle bir bakıldığında albümün amacının yalnızca ustaya saygı göstermek ya da genç neslin onu daha iyi tanımasını sağlamak olmadığı açık. Nitekim albüm, bende daha ziyade ‘Bu, ustaya biraz saygısızlık olmuş sanki’ ya da ‘Genç nesiller onu böyle tanıyacaksa hiç tanımasın daha iyi’ hissiyatı uyandırdı. Öte yandan, her notasının önünde saygıyla eğilinmesi gereken şarkıların inanılması güç kötülükte altyapılar üzerine tekrar inşa edilmesi Orhan Gencebay’ı da ne derece memnun etmiştir, bilemiyorum. 32 sanatçının 33 esere (‘Batsın Bu Dünya’ koro halinde söylenmiş) ses verdiği albüm için bir araya gelen sanatçıların iyi niyetine hiç şüphe yok. Tribute albüm zaten konsept itibariyle zor reddedilecek bir teklif, hele de bu isim naifliğiyle tanınan, sevilen Orhan Gencebay olunca, memlekette bu teklifi geri çevirecek çok fazla kişi olduğunu sanmıyorum. Albüm için isimler seçilirken de keşke bu, akılların bir köşesinde bulundurulsaydı. Ama artık olan olmuş, albüm bir şekilde satış rekorları kırmış, bize yalnızca ‘Keşke mentalite biraz değişse, dinleyiciye biraz güvenilse’ demek düşüyor. Ajda Pekkan’ın ‘Severek Ayrılalım’ yorumuyla açılan albüm daha ilk notasından bir şeylerin yanlış gideceğinin sinyalini veriyor. Pekkan’ın seçimindeki elektronik-pop altyapı ne sesine ne şarkının hissiyatına uygun. Aynı sorun Demet Akalın’ın ‘Farkında mısın’, İzel’in ‘Kabahat Seni Sevende’ ve Serdar Ortaç’ın ‘Hor Görme Garibi’ yorumunda da mevcut. Hande Yener’in ‘Kaderimin Oyunu’ yorumunda ise aynı anda iki farklı şarkı dinliyormuş hissi vermek gibi daha büyük sorunlar var. Kutsi’nin ‘Ben O Zaman Ölürüm’ yorumundaki düzenlemenin kıvamı keşke yukarıda ismi geçen diğer eserlerde de tutturulabilseydi. Seçtikleri şarkılara yeni bir nefes katan sanatçılar da yok değil albümde. Athena’nın ‘Bir Araya Gelemeyiz’, Deniz Seki’nin ‘Benim Dünyam’, Duman’ın ‘Gönül’, Manga’nın ‘Ya Evde Yoksan’, Özcan Deniz’in ‘Vazgeç Gönlüm’ yorumları, cover müessesesinin hakkını vererek yapılmış işler. Yıldız Tilbe’nin ‘Aşkımı Sakla’ yorumunun açık ara önde gittiği albümde, Candan Erçetin, Sezen Aksu, Sibel Can, Emel Sayın, Nükhet Duru, Nilüfer, Tarkan, Yaşar ve Zerrin Özer gibi isimler ise dinleyiciyi olumlu ya da olumsuz şaşırtmayan işler çıkarmışlar. Son söz; albüm maalesef arşivinizde mutlaka bulunması gereken bir tribute albüm olmak yerine satış fiyatının tam tersi, ‘biraz ucuz’ olmuş.
Comentarios