top of page

'Gezi Halkı' Birbirini İyileştiriyor

  • Yazarın fotoğrafı: Elif Ekinci
    Elif Ekinci
  • 22 Ağu 2018
  • 1 dakikada okunur

Radikal, Haziran 2013



Sabah 9 gibi, meydan tarafındaki merdivenlerden Gezi Parkı’na giriyorum. Ağaç dibindeki çöp poşetlerinden birine bir demlik ıslak çay boşaltılmış. “Oh” diyorum, “çay içmişler, iyi.”

Havada hala biber gazı kokusu var, ara ara öksürüyor parktakiler. Dün geceki polis müdahalelerinin ardından, parkın o renkli, neşeli, cıvıl cıvıl halinden eser kalmamış. Ama insanlar yeni bir güne başlamış; bulaşık yıkıyor, çöp topluyor, sandviçler hazırlıyorlar. Gezi’de hayat devam ediyor.

Acayip bir rüzgar var, yağmur çiseliyor, parkta dağıtılan ve herkesin üstündeki birörnek poşet yağmurluklar garip bir uğultu çıkarıyor rüzgarda. Çadırlar, matlar, afişler hatta ıslanıp ağırlaşmış battaniyeler bile havalanıyor, öyle bir rüzgar. İnsanlar rüzgara sinirleniyor: “Ne estin bee!” Neyse herkes el atıyor, mutfak ve revir çadırlarına asılıyoruz, uçuvermesinler diye. Beni biraz çelimsiz görmüş olacak, “Birinin de sizi tutuması gerek aslında!” diyor yanımdaki hanım. “Böyle çadıra tutununca hem ben uçmuyorum hem de çadırda bir el daha oluyor” diyorum; Win-win!

Karşıdan bulaşık yıkayan ekip tencereleri, tepsileri market arabasına doldurmuş geliyor; “Oh, bulaşıklar iyice durulandı yağmurla...” Parkta hala optimizm hakim yani.

Radikal’den Bahar Çuhadar, Nazan Özcan ve Elif İnce ile birlikteyiz. Bahar anlatıyor: “Sabah Itır Eczanesi’ne uğradık, şehir dışından bir kadın 100 TL havale etmiş, Gezi Parkı’ndan gelenlere ilaç verin demiş. Emaneti aldık, getirdik” diyor. Bir yandan da Twitter’dan ihtiyaç listelerini duyuruyoruz. İletilerimizden parkta olduğumuzu anlayan arkadaşlarımız arıyor: “Geliyoruz, ne lazım?”

Rüzgar da diniyor o sırada, yağmur da. Gezi’ye her taraftan ellerinde poşetlerle giren birçok insan görüyoruz. O sırada parkta yanımdan geçen bir genç Gezi’nin haleti ruhiyesini özetliyor: Durmak yok, direnmeye devam!

Comments


bottom of page